Kaptanın Seyir Defteri, Yıldız Tarihi Bilmem Kaç (sağ altta var işte)
Blogu günlük gibi kullanma fikri ne kadar iyi diye düşünüyorum. Mesela az önce bir liste yaparken aklıma geldi henüz bir şeyler yazmadığım, bir nevi eksikliği tamamlama gibisinden bir dürtü ile yazmaya başladım. Ama farkettim ki, günlük gibi yazmak aslında pek mantıklı bir şey değil. 'Bugün bunu yaptım, bugün şunu yaptım bidibidibidi' şeklinde ilerlemek, her ne kadar okuyan için güzel ve kolaylık sahibi bir şey olsa da, yazan için bir o kadar sıkıcı ve mahremiyeti etkileyen bir durum. Yahu ben Facebook ve Twitter kullanmayan adamım sırf herkes ne yaptığımı bilmesin diye, bunu neden yazayım dedim kendime. Haksız mıyım, eh...
Neyse, blogu eski haline çevirmiyorum da, aklıma eseni değil, gözlemlediklerimi yazarım bundan sonra. Daha güzel olur. Mis!
12 Ağustos 2012 Pazar
10 Ağustos 2012 Cuma
Ekinoks
Gün ile gecenin eşitliği.
Artık blogu bir nevi günlük veya 'iki-üç günde bir' lik bir şey olarak kullanmaya başlıyorum. Gün veya günler içerisinde olanlar [veya olmayanlar, olması istenenler diyebiliriz] burada kendine yer bulacak.
- Geçmişte yaptığı hatalardan ders alan insanlar, genelde o hataları tekrardan yapacakları durumda aldıkları dersi uygulamayı değil, hiç bir şey yapmamayı tercih ederler.
- En azından benim gözlemim bu. Bir şeyi yapıp da pişman olmak, yapamayıp da pişman olmaktan daha iyi değildir.
- Tavla oynamak, bir nevi karşındaki ile konuşacak bir şeyin kalmadığı zamanda ortaya sürdüğün bir kare as gibi.
- Bukalemunlar aslında renk değiştirmezler, yani değiştirirler de, bunu korunmak için bulundukları ortama uyum sağlamak için yapmazlar. Asıl renk değiştirenler, ilk başta rengini belli etmeyip, daha sonra renk değişimlerinden çevreyi sorumlu tutanlardır zaten.
- Loyd firmalarının çıkış noktası, Liverpool lu kahveci John Lloyd adında bir abidir [ilk ismi salladım]
- 'Ve cellat uyandı yatağında bir gece
Tanrım ne zormuş bu bilmece
Öldükçe çoğalıyor bu adamlar
Ben tükenmekteyim öldürdükçe' demiş Ataol Behramoğlu. Bu dörtlüğü bir gece yatağında uyanıp da yazmadığına eminim.
- Susmak, karşındakinin aklında bulunan yaratıklara söz hakkı vermektir.
- Gün doğumu, aslında başka bir yerde gün batımı. O zaman gün batımı da başka bir yerde gün doğumu olur haliye. Peki bir yerde gün ortası iken, başka bir yerde de gün ortası olur mu? Belki.
Artık blogu bir nevi günlük veya 'iki-üç günde bir' lik bir şey olarak kullanmaya başlıyorum. Gün veya günler içerisinde olanlar [veya olmayanlar, olması istenenler diyebiliriz] burada kendine yer bulacak.
- Geçmişte yaptığı hatalardan ders alan insanlar, genelde o hataları tekrardan yapacakları durumda aldıkları dersi uygulamayı değil, hiç bir şey yapmamayı tercih ederler.
- En azından benim gözlemim bu. Bir şeyi yapıp da pişman olmak, yapamayıp da pişman olmaktan daha iyi değildir.
- Tavla oynamak, bir nevi karşındaki ile konuşacak bir şeyin kalmadığı zamanda ortaya sürdüğün bir kare as gibi.
- Bukalemunlar aslında renk değiştirmezler, yani değiştirirler de, bunu korunmak için bulundukları ortama uyum sağlamak için yapmazlar. Asıl renk değiştirenler, ilk başta rengini belli etmeyip, daha sonra renk değişimlerinden çevreyi sorumlu tutanlardır zaten.
- Loyd firmalarının çıkış noktası, Liverpool lu kahveci John Lloyd adında bir abidir [ilk ismi salladım]
- 'Ve cellat uyandı yatağında bir gece
Tanrım ne zormuş bu bilmece
Öldükçe çoğalıyor bu adamlar
Ben tükenmekteyim öldürdükçe' demiş Ataol Behramoğlu. Bu dörtlüğü bir gece yatağında uyanıp da yazmadığına eminim.
- Susmak, karşındakinin aklında bulunan yaratıklara söz hakkı vermektir.
- Gün doğumu, aslında başka bir yerde gün batımı. O zaman gün batımı da başka bir yerde gün doğumu olur haliye. Peki bir yerde gün ortası iken, başka bir yerde de gün ortası olur mu? Belki.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)