23 Kasım 2010 Salı

Pardon bayan, aman kadın?? // 2



Cinselliğin, bekaretin toplumumuzun en büyük tabusu olduğunu hepimiz biliriz. Amerikan dizileriyle büyüyen yeni nesil sağolsun, lisede seks yapmanın çok matah bir şey olduğunu zannedenlerden, evine attığı kız sayısıyla ortamdaki karizma katsayısının aynı oranda yükseldiğini zannedenlere kadar bu yozlaşmanın korkunç boyutlara ulaştığı malum zaten. Doğu batı arasında sıkışıp kalan, istediği hayatı tam anlamıyla yaşayamadığı için, onu her şeyden daha çok arzulayan bir nesil var önümüzde. ''17 saat seks yapıp da doymadığımı bilirim'' gibi bir cümleyi ortalık yerde söyleyebilen, facebook a mayolu, donlu bir ton resmini yükleyip de laf atanı 'ıyyy kıro' olarak yaftalayan milyonlarca ergen kaynıyor ortalık. Hayır benim anlamadığım, facebook ta aynı resmin altına 'çok seksisin', 'çok güzelsin' gibisinden yorumlar yapılınca, ekran karşısında boşalan ergenlerin, kendilerini et parçası olarak sundukları bu sanal dünyanın dışında, namus koruyucusu haline gelmesi nasıl bir irondir?

İroniden bahsetmişken, şunu da belirtmeden geçmeyeyim. Batılılaşma, modernleşme zemininde tartıştığımız zaman, neresinden tutsan elinde kalıyor bu konu. Ancak gerçek yaşamda buna yapılan eleştirilerin dayandığı toplumsal argümanların hemen hepsinin, doğulu işte, ıykk kro denilen çocukların ailelerine ait değerler olması ve bunların savunulduğu ortamların genelde bu değerlerle taban tabana zıt olması da, sanırım işin çarpıklığını ortaya koyan en güzel tablolardan bir tanesi. İçki masasında Allah-kitap tartışmanın bir açıdan bakıldığında simetrisi -simetri ironisi başka bir konu- Toplumumuzun yaşadığı bu dönüşüm, kabuk değiştirme, ilerki nesillerde kartopu etkisi yaptığı zaman onlara da bu hoş görü gösterilecek mi veya onlara tanınan özgürlük, bugünün göreceli despotluğuyla karşılaştırıldığında ne kadar 'özgürlüktür', 'sınırsızlıktır' ? Umut Sarıkaya nın Anarşizm in kuruluşu karikatüründeki gibi, 'şimdi bana aileden girme, benim de anam bacım var' tarzında bir savunma, acaba bu yozlaşma ile büyümüş toplumun çocuklarında nasıl yankı bulacak. Sanırım bunu hepimiz bekleyip göreceğiz.

Erkek arkadaş değiştirmeyi, benzinim bitti yaklaşımında bir 'aşkım bitti' temeline oturtmak, filmlerden gördükleri güçlü kadın profillerini, aşkta yaralanıp hemcinleri arasında Mahsun Kırmızıgül ün 'yıkılmadım ayaktayım' aforizmasını rozet yaptırıp taşıyacak derecede yüksek bir mertebede içselleştirmek, bütün bunlar, ilgi açlığıyla ne kadar açıklanabilir?

Modern çağın hastalığı nedir, stres değil mi? Hayır, modern çağın hastalığı, modern çağ kelimesini götünden anlayıp, götünü gören erkek sayısını bir bok zannetmek bence. S*kinin doğrultusunda gidenlerin peşinde, hiç bir zaman sahip olamayacağı bir özgürlük hayalini peşinde koşmak. İşte modern çağın hastalığı bu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder