Bazı yazılar başlıksız olmalıdır. Bu onlardan birisi olabilir belki. Bazı yazılar aslında hiç olmamalıdır. Yazılmamalıdır, lafları bile geçmemelidir. Akıldan geçtiği anda silinip atılmalı, üstlerinden geçilmelidir.
Yanmak isterdim, cayır cayır yanmak. Derim yanıp, pul pul dökülünceye kadar, etimin kokusu köpekleri çıldırtıncaya kadar, alevi kemiklerimde hissedene kadar. Kömürleşmiş cesedimin, bir volkandan patlayan kor gibi parlamasını, altımdaki toprağın tamamen siyah olup hiç bir canlı bırakmamasını isterdim. Bütün anılarımı, bütün geçmişimi ateşe verip, geri kalan her şeyle beraber. Düzlüğe çıkmak isteyen herkesi, hayatın ne kadar güzel olduğunu düşünen beyinsizleri, hiç bir beklentisi kalmamış gerizekalıları, aklında hiç bir şey tutmayanları, yazı yazamayanları, Mormonları, misyonerleri, dindarları, suçluları, masumları ateşe vermek isterdim. O mutlu yüzlerinden gülümsemelerini söküp almayı, gözlerinden akan umutsuzluk yaşlarını yakıp, yüzlerinde hiç çıkmayacak izler bırakmayı.
Kendi hayatımda boğulmak isterdim. Yanarak. Etrafımdaki her şeyi yakarak. Bütün dünyayı yakıp, sadece izlemek isterdim. Mutlu, mutsuz. Herşeyi. Sadece izlemek için. Sadece görmek için.
recepciğim bana sözlerin; turganyev'in babalar ve oğullarındaki bazorov'u hatırlattı. bazorov bir nşihilistin görevini kendisine kadar varolan tüm düzeni yıkmak olarak tanımlıyor. ya peki sonrasında ne olacak, düzensiz nereye kadar gidilebilir diye soranlara da; ''beni ilgilendirmez ondan sonrası yeni neslin işi'' diye özetliyordu. sen de o düşünceyle pür yıkımla hatta yakımla ilerlemişsin. gerçekten öyle bir düzendeyiz ki eğilip bükerek doğru çıkarmanın mümkünatı yok. önce yıkmak hatta yakmak gerek...
YanıtlaSil