25 Haziran 2010 Cuma

Mesafeler


İki insan arasındaki mesafe, evrendeki en uzun ve en kısa mesafedir. Kestirebilmek mümkün ama aşabilmek bazen mümkün değil.

The Division Bell. 1994, David Gilmour un dehasını kanıtladığı efsane albüm. Bundan tam 1 yıl önce bu zamanlar, Pink Floyd denildiğinde bende uyandırdığı anlama karşılık, geçen zaman içinde öfkem yatışmış durumda ve dinleyebiliyorum onları artık. Canlandırdığı anılar, olaylar aklımın bir köşesinde duruyor sürekli, ama kafese kapadım onları. Dışarı çıkamaz, hareket edemezler. Sadece varlıklarını biliyorum, bazen de seslerini duyuyorum, o kadar.

Bir insanın başka birisine bağlanması. Aslında bunu birisi olarak da kısıtlamamak lazım, herhangi bir şeye olabilir. Tütün, uyuşturucu, alkol gibi fiziksel bağımlılıkların yanında, asıl önemli olanlar duygusal bağımlılıklar. Çünkü düşünceler, duyguların çekim alanına girdikçe bükülürler. Bağlanmak, yani onu da bir parçan addetmek. Kimisi için zor, kimisi için kolay bir şey. Buna sadece aşk, sevgi gibi bakmamak lazım. Ben tütün kullanırım mesela, severim, keyif alırım. Eğer onun yerine koyacak bir şey bulursam bırakabilirim, bundan yaklaşık 3 yıl önce o zamanlar hayatımda olan birisi istediği için bırakmıştım. Ona daha fazla değer veriyordum çünkü, bu seçimi yapmak benim için zor olmadı. Sonra tekrardan başladım, bir 9 ay kadar önce tekrardan bırakmıştım, garip değil mi, onu hep bırakıyorum, onu bırakmama sebep olanlar gidiyor, o geri geliyor. Çok vefalı bir şey şu tütün. O zamandan beri bırakmadı beni. Hani bu iyi bir şey mi, kötü mü, bilmiyorum. İnsanın hayatında birisinin olmasına gerek var mı her zaman, ya da sürekli birini bulmalı mıdır? Bence gerek yok, eğer elinizde sebepleriniz varsa, yalnızlığı seçebilirsiniz. Benim sebebim, bu ülkede 2 ayımın kalmış olması. Bir insanın hayatına girip, en güzel yerinde çıkmanın nasıl bir şey olduğunu biliyorum. O yüzden, kimseye bunu yaşatmaya gerek yok.


Aklımda bir kaç bir şey var. Nedenlerini sorgulamak için de birkaç günüm. Yeteri kadar da kahvem.
Ama gidip bir paket almam gerekiyor. Dün gece son dalımı da içtim. Selamlar, bir paket Camel Box...
Teşekkürler



1 yorum:

  1. bir şeylerin ben de çağrışım yaratmasını çok seviyorum. zaten bildiğim kadarıyla öğrenmenin birikici modeli de böyle işliyor. bu yazı başka yazıları eklenerek çoğalıyor. ne şanslısın ki en sevdiğim şairin dizeleri aklıma geldi sözlerinde sonra;

    ''bundan yaklaşık 3 yıl önce o zamanlar hayatımda olan birisi istediği için bırakmıştım. Ona daha fazla değer veriyordum çünkü, bu seçimi yapmak benim için zor olmadı. Sonra tekrardan başladım'' (recep çom)

    ''bir gün seni bırakırım ya tütünü bırakmak gibi bir şey olur bu'' (cemal süreya)

    nefrt edilmeyen bir bağımlılık tütün. ideal bir aşkın olması gerektiği gibi...

    YanıtlaSil